Bu Blogda Ara

22 Şubat 2009 Pazar

ÇULLU MEHMET




Doğum tarihi 1930 ama oğlu Murat’a göre bu tarih doğru değil. 3 yaş daha geriye gitmek gerek.
Yani 1927.

Ölü tarihi: Haziran 2008

Nüfusta doğum yeri, Kahramanmaraş ili, Çakallı, Çullu diye geçer.

İlkokul 4.sınıf öğrencisi iken annesinin ölümü kafasındaki düşüncelerini allak bullak etti. Ailenin işleri kendinden 4 yaş büyük olan ablasının üzerine binmişti. Okulu 4. sınıfta bırakarak aileye yardım etti.

İşlerini severek yapardı.
Hareketli bir insandı. Yaşına rağmen hareketli.

İşin zorunu yapmayı severdi. Amcası şöyle diyor: Kışlık oduna giderdik de, işin zor kısmını kendisi sahiplenirdi.

---------------

SEYAHAT

Mekke, Medine ve Pakistan...

Seyahat etmeyi severdi. Değişik ülkelerin aynı düşünceye sahip insanları onu fazlasıyla lgilendirirdi.

20 sene önce Pakistan’a gitti. Burada geçen izlenimleri için şunları söylerdi:

“Teknolojide, kalkınmışlıkta bizden senelerce gerideler. Bazı inşaatlarının iskelesi ip ile bağlı.”

Pakistan’da günlerce kaldı. Köylerine gitti, köylülerle yaşadı. Örfleri bizim gibi derdi. Cömert insanlar. Fakir oldukları halde cömert. Paylaşmayı biliyorlar.

Kurtuluş savaşı sırasında bize kollarındaki bilezikleri veren yaşlı kadınları, kulaklarındaki küpeleri veren genç kızların torunlarını, ceplerindeki harçlıklarını veren gençlerin çocuklarını gördü, onlarla konuştu, dertleşti.

-------------------

TATİL

Arabası olduğu yıllarda, her yıl kendine göre ayarlanmış bir tatili vardı.

Tatili ailecek olur ve Elbistan’daki İçmeler’den başlardı. İkinci durak, Afşın’da bulunan Ashab-ı Keyf idi. Burada kurban kesilir ve gecelenirdi. Süleymanlı Ilıcası sonrası tatili sona ererdi.

--------------------

EMEKLİ DEĞİLDİ

Emekli değildi.

Anlaşılan, sırtını Emekli Sandığına dayamak ilk yıllar ona zor gelmişti. Fakat ilerleyen yıllar onun bu düşüncesini değiştirdi.

------------------

İBADET

İbadetlerinde ev yerine camiyi tercih ederdi.

Akşam / yatsı arası camide kalır, sessizliğin ibadetine huşu verdiğini düşünürdü. Camide iken, önce namazını uzun uzun kılar, sonra da kitabını okurdu.

Sorduğumda; 26 yıldan beri günde 5 vaktin kazasını yaptığını ima ederdi.

Olmadığı halde kaza kılmak ne hoş.

"Kaza borcun var mı ki?" dediğimde,

"Hayır, ama ya ... " derdi.

Sanki bir şey olacakmış gibi, sanki kıyamet kopacakmış gibi, sanki bir şeyler kaçıyormuş gibi, sanki birinden bir şeyler alacakmış gibi hareket ederdi.

Misafirlerine bile camiye gitmeleri gerektiğini vurgulardı.

----------------

İKTİSAT

Çocuklarına çokça iktisattan bahsederdi.

Dindeki: “Ne eli sıkı ol, ne de savurgan...” bu sözü yaşar ve yaşanmasını isterdi.

------------

SEVGİ

Baskı; önceleri az çok her insan gibi içinde vardı. Belki, bir nebzeye kadar. Ama bu, ailedeki, akrabadaki yaratılışa ters düşen kişilere karşı idi.

İslamı yaşayınca bu kendiliğinden yok oldu.

İnsanları sevmesi ve çocuklara karşı yumuşak olması, çocukları sevdiğini belli etmesi, çocukları onun çevresinde toplardı.

-------------

ARKADAŞLARI


Onun arkadaşları değişik yaş guruplarından olurdu.

Beraber gezdiği, bilhassa mabette beraber bulunduğu,
yaşı dolayısıyla dikkat çeken bir arkadaşı vardı.

Onu buluyor ve Mehmet Çullu ile ilgili bilgiler alıyorum.

Genç adam adının Ömer Yılmaz olduğunu belirterek söze başlıyor.

Sonra, 10 yıllık arkadaşlığı olduğunu, 8 sene de komşuluk yaptıklarını söylüyor.

===================================

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder